18 Kasım 2008 Salı

12 Mart Faşizmi'nin gölgesine sığınan festival

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından, hem de "Emek Ödülü" ile onurlandırılan 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman (Talat Sait Halman, the Minister of Culture of Turkey during fascist March 12th stroke, who has been awarded)


12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talat Sait Halman'a, hem de "Emek Ödülü" veren TAKSAV, 12 yıldır sürdürdüğü Ankara Tiyatro Festivali'ni, bul yıl, son kültür bakanı AKP'li Ertuğrul Günay ile ilk kültür bakanı 12 Mart'çı Talat Sait Halman parantezinde sürdürüyor. Yenikapı Tiyatrosu'nun Fırtına adlı oyunuyla harekete geçen 13. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali, birçok kişi, kuruluş ve kurumun eleştirilerine uğruyor. (Örnekse bakınız: "soL, 'Talat S. Halman skandalı'nda doğru yolda")

Yenikapı Tiyatrosu'nun bize gönderdiği 13. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'yle ilgili metni, okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:


YENİKAPI TİYATROSU 13. ULUSLARARASI ANKARA TİYATRO FESTİVALİ'NDE

ilk gün Temel Demirer'le dayanışma

13 Kasım perşembe gecesi İzmir'den, Ankara yollarına düşen yenikapılılar, 301. maddeden yargılanan Temel Demirer için sabah 09.30 da adliye önünde Ankara düşünce platformu tarafından düzenlenen basın açıklamasına katıldılar. Temel Demirer'in yargılanmasını kınayan basın açıklaması metnini yazar Fikret Başkaya okudu. Basın açıklamasında Diyarbakır milletvekili eski İHD genel başkanı Akın Birdal da söz alarak Temel Demirer'in yanında olduğunu açıkladı. Yenikapı Tiyatrosu basın açıklamasına bayrakları ve dövizleriyle katılan tek topluluktu. Basın açıklamasının ardından saat:14.00'de Sakarya Caddesi'nde 13. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nin açılış oyunu için toplanan yenikapılılar bayraklarıyla Sakarya sokaklarında oyunlarına ve festivale çağrı yaptılar. Açılış oyununda 100'ü aşkın seyirciyle buluşuldu. Akşamki galaya katılınırak ilk gün sona erdi.

Keçiören'de yükselen güneş

Festivalin 2. günü oldukça yoğun geçti 14.00'de Yüksel Caddesi'nde "fırtına" oyununu bir kez daha sergileyen Yenikapı Tiyatrosu ardından oyuncularından Esin Açıl,Timur Özçıngırak ve Orçun Masatçı'nın konuşmacı olarak yer aldığı taksav tartışma salonundaki "bio-mekanik oyunculuk" söyleşisine katıldı. Söyleşide 30'a yakın dinleyici vardı. 2. günün sürprizi ise Keçiören oldu. Keçiören salonunda teknik aksaklıklar nedeniyle oyununu sahneleyemeyen Amasya Belediyesi Şehir Tiyatrosu yerine Yenikapı Tiyatrosu Hayat Güzeldir oyununu 18.00 ve 20.00 de 300 kişilik bir izleyici kitlesine sergiledi. Oyunda yoğun bir ilgiyle karşılaşan yenikapılılar izleyiciler tarafından uzun süre bırakılmadı. Oyunun ardından oyunun düzenlenmesinde çok önemli katkıları olan Keçiören Dayanışma Evi ziyaret edildi. Dayanışma evi çalışanlarıyla uzun süre sohbet edilirken gün de sona eriyordu. Keçiören belediye salonunda oynanan oyun Yenikapı Tiyatrosu'nun her oyununu bir kişiye ithaf etme geleneğini sürdürdüğü salon oldu aynı zamanda. Yaşamının bir bölümünü Keçiören veAltındağ'da geçiren Necdet Adalı'ya adanan oyun seyirciler tarafından uzun süre alkışlandı.

Yenikapı emekçilerine polis destekli zabıta tacizi

Bu arada bir taraftan da "Mikadonun Çöpleri" tanıtım çalışmalarını sürdüren yenikapılılara zabıta, polis desteği ile müdehale etmeye çalıştı. Mikadonun Çöpleri oyunun afişlerini asan Yenikapı Tiyatrosu emekçileri Aurelien Meriç, Natan Abulafya ve Volkan Korhan'a sözlü tacizde bulunurak zabıta merkezine götürme cüretini gösteren Çankaya Belediyesi zabıtaları, emekçileri "Çankaya mıntıkasına afiş astığınız görmeyelim, karışmayız" dediler. Yenikapı Tiyatrosu emekçileri, tacizden sonra da afişlerini asmaya devam etti.

3. Gün Batıkent

Festivalin 3. gününde Batıkent metro çıkışında sahne alan yenikapılılar 300'e yakın seyirciyle buluştu. Batıkentte gazi üniversitesinden ve liseli tiyatro topluluklarından oyuncularda izleyiciler arasında yer almıştı. Batıkent sokaklarında "yaşasın tiyatro, yaşasın sanat" sloganları ve bayraklarıyla yürüyüşe geçen yenikapılılar oyundan sonra uzun süre alkışlandı.

Festival sürüyor...

Yenikapı tiyatrosu yarın çayyolunda "en güçlü kim" çocuk oyunuyla sahne alacak aynı oyun salı günü de sahnelenecek.

Festivalin fotoğrafları önümüzdeki günlerde yayınlanacaktır.

17 Kasım 2008 Pazartesi

Her şeye karşın THEOPE gündemden düşmüyor

Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümü, Çeviri Kulübü başkanı Yard. Doç. Oğuz Baykara sunar:

"COŞKUN BÜKTEL İLE,
THEOPE ÜZERİNE SOHBET"

TARİH: 18 Kasım 2008, Salı.
SAAT: 13.00 - 15.00
YER: Boğaziçi Üniversitesi, Kuzey kampüsü, Turgut Noyan Salonu

5 Kasım 2008 Çarşamba

12 Martçı’ya ödül verenler tam yol ileri

“Ankara Tiyatro Festivali Emek Ödülü 12 Martçı’ya” başlığıyla haber yaptığımız 3 Kasım 2008 tarihinden bu yana, Ankara Tiyatro Festivali yetkililerinden herhangi bir açıklama yada özeleştiri gelmedi. Demek ki, 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’nden sadece iki hafta sonra Nihat Erim Hükümeti’nde Kültür Bakanı (hem de Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı) olan Talat Sait Halman’a verilen “Emek Ödülü”, bir yanlışlık sonucu değil, bilerek verilmiş bir ödülmüş.

“Ankara Tiyatro Festivali Emek Ödülü 12 Martçı’ya” haberini yaptıktan sonra, biraz bekleyip gelecek tepkilere göre yayın siyasası geliştirmek istedik. Makul bir zaman beklememize karşın, hiçbir tepki gelmeyince, yukarıda da belirttiğimiz gibi, verilen ödülün bilinçli bir seçim olduğunu algıladık.

Ankara Tiyatro Festivali yöneticileri, 12 Martçı’ya bilerek ödül verdiklerine göre, onlardan bir umudumuz kalmamıştı. Bu kez, bizi izleyen yüzlerce okurumuzu aydınlatmak için, küçük bir görsel haber hazırladık: “12 Mart 1971 v.s…” Nihat Erim Hükümeti’nde görev alarak, Deniz Gezmiş’leri de idama sürükleyen süreçte sorumluluk sahibi olan Talat Sait Halman’ın toplumsal ve siyasal topoğrafyasını, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.

Ankara Tiyatro Festivali’ne bulaşmış yada bulaşmamış hiçbir, daha yerinde deyişle tek bir tiyatrocudan hiçbir, daha yerinde deyişle tek bir tepki gelmedi.

Şimdi bekliyoruz!

2 Kasım 2008 Pazar

BULUNMAZ (2 KASIM 2008)


Hilmi Bulunmaz ve Kazım Şimşek'in konuşması (2.11.08) from Cemal Bulunmaz on Vimeo.

Tiyatro Dünyası sitesinden çok önemli bir yazı

Şehir Tiyatroları Yönetiminin
Özrü Kabahatinden Büyük


Feridun Çetinkaya
2 Kasım 2008


Tiyatro Dünyası internet sitesinde, 29 Ekim 2008 günü, Nedim Saban’ın, Şehir Tiyatrosunda Yeni Bir Oyun!!! Balıkesir Muhallebicisi başlıklı bir yazısı yayımlandı.

AKP’li Kadir Topbaş’ın siyasi müdahalesiyle Genel Sanat Yönetmenliği koltuğuna oturtulan Orhan Alkaya yönetimindeki İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın (İBŞT), hafızalardan kolay kolay silinmeyecek bir gafa imza atarak, Reşat Nuri Güntekin’in ünlü “Balıkesir Muhasebecisi” adlı oyununu seyircilerine “Balıkesir Muhallebicisi” olarak duyurmasını hicveden bir yazıydı bu.

Hem haber niteliği taşıması (“Balıkesir Muhallebicisi”nden bu yazı sayesinde haberdar olduk) hem de tiyatroculuğunun yanı sıra profesyonel olarak muhallebicilik işiyle uğraştığını bildiğimiz Nedim Saban’ın elinden çıkmış olmasıyla ayrıca anlamlı, eğlenceli ve ilginç bir yazıydı.

Saban’ın yazısına cevaben İBŞT yönetiminden hemen ertesi gün jet gibi, “sert” bir açıklama geldi. İBŞT adına gönderilen açıklama aynen şöyleydi:

“Tiyatro Dünyası internet sitesi yetkililerine;

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 23 Ekim 2008 Perşembe günü Sabah ve Cumhuriyet gazetelerinde yayınlanan aylık ilanında, Reşat Nuri Güntekin’in Balıkesir Muhasebecisi adlı oyununun adı ilanın hazırlandığı reklam ajansının teknik servisindeki bir hata sonucunda tashihli çıkmış, baskı sonrasında fark edilerek daha sonraki baskılarda bu hata düzeltilmiştir.


Bu hata için iyi niyetli bütün tiyatroseverlerden özür dileriz…


İ.B.B Şehir Tiyatroları
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
Bestem Türen”

Nedim Saban, iyi niyetli bir yaklaşımla “Balıkesir Muhallebicisi” gafını tiyatrocuların (cehaletine ya da vurdumduymazlığına değil) “dikkatsizliği”ne yormuş, bundan üzüntü duyduğunu belirtmişti.

Yukarıdaki İBŞT açıklaması da tiyatrocuların “dikkatsizliği” konusunda Nedim Saban’ı doğruluyor, haklı çıkarıyor. Dahası, Saban’ın fazlasıyla iyimser, fazlasıyla “iyi niyetli” olduğunu gösteriyor.

İBŞT yöneticileri ise “dikkatsiz” olmadıklarını savundukları bu açıklamada bile, farkında olmadan, aslında ne kadar “dikkatsiz” olduklarını kanıtlıyorlar.

Evvela açıklamada verilen şu tarihten başlayalım. İBŞT açıklamasında, hatalı ilanların Sabah ve Cumhuriyet gazetelerinde “23 Ekim 2008 Perşembe günü” yayınlandığı yazıyor değil mi?

Alın size bir “dikkatsizlik”, bir ciddiyetsizlik. Öncelikle İBŞT yönetiminin “biz yanlış yapmadık” açıklamasındaki bu “yanlışı” düzeltmemiz gerekiyor.

Sevgili Nedim Saban tiyatrocuların dikkatsizliğine belki yine üzülecek ama ne yapalım ki gerçek şu: Koskoca, anlı şanlı Şehir Tiyatroları adına savunma, açıklama yapan, sanatçı özeninden ve dikkatinden yoksun, sallapati tiyatrocular, zahmet edip “Balıkesir Muhallebicisi” gafının yapıldığı gazetelerin tarihlerine bile doğru dürüst bakma gereği duymamışlar.

“Balıkesir Muhallebicisi” gafıyla malul, Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya “imzalı” İBŞT ilanları (ilanlara imza niyetine konulan Şehir Tiyatroları logosunun altına “Genel Sanat Yönetmeni: Orhan ALKAYA” yazılması çok şükür ihmal edilmemiş, dikkatlerden kaçmamış), yapılan resmi açıklamada iddia edildiği gibi 23 Ekim 2008 Perşembe günü değil, 24 Ekim 2008 Cuma günü yayımlanmış görünüyor.

Ben 23 Ekim 2008 Perşembe tarihli Sabah ve Cumhuriyet gazetelerinde Şehir Tiyatroları ilanı milanı göremiyorum. “Balıkesir Muhallebicisi”ni kendi gözleriyle görmek isteyenler İBŞT açıklamasına itibar edip benim gibi yanılmasınlar.“Balıkesir Muhallebicisi” ilanları için 24 Ekim 2008 Cuma tarihli Cumhuriyet gazetesi ile Sabah gazetesinin Günaydın ekine bakmalılar.
Şehir Tiyatroları yöneticilerinin ne kadar “dikkatsiz” olduğunu gösteren bir diğer nokta da, söz konusu ilanlardaki hatanın sorumluluğunu tümüyle reklam ajansı “teknik servisi”ne yıkarak kendilerini temize çıkaracaklarını sanmaları.

İBŞT yöneticilerinin bulduğu bu sudan bahane hiç inandırıcı değil.

Çünkü reklam ajansları kendi kafalarına göre ilan hazırlamaz, iş yapmazlar. Müşterilerine onaylatmadan, onlara göstermeden hiçbir şey yayımlatmazlar. Her zaman son onay mercisi reklamverendir. Sonuçta bir kusur, bir hata yapılırsa reklamveren de bunun sorumluluğunu peşinen üstlenmiş kabul edilir.

İBŞT yöneticileri, kendi sorumluluk alanları içindeki aylık İBŞT ilanlarını dikkatle incelemeli, kontrol etmeliydiler; devlet onlara bu iş için makam, yetki veriyor, para ödüyor. Onlar, “Balıkesir Muhallebicisi” yazımının yanlış olduğunu fark edip reklam ajansından bunun düzeltilmesini istemeliydiler.

Görünen o ki, İBŞT yöneticileri, en hafif deyimiyle, “dikkatsiz” davranarak bu görev ve sorumluluklarını ihmal etmiş, savsaklamışlar.

Elbette her insan hata yapabilir. Bundan doğal bir şey olamaz. Bu tür durumlarda da hoşgörülü olmak gerekir.

Bana sorarsanız Nedim Saban’ın İBŞT’nin “Balıkesir Muhallebicisi” dikkatsizliğini konu ettiği yazısında bu hoşgörü de vardı.

İyi, güzel de, hata ve sorumluluklarını efendi efendi kabullenmek yerine, suçu tümüyle reklam ajansına yıkıp işin içinden sıyrılmak gibi banal bir savunmayı seçen İBŞT yöneticileri aynı hoşgörüyü hak ediyorlar mı?

İBŞT yöneticileri ne yapıyor? Sadece hata yapmakla kalmıyor, bir de kalkıp hata ve sorumluluklarını inkâr ediyor, üstelik suçu tümüyle reklam ajansına atarak kamuoyunu ve tiyatroseverleri açık açık aldatmaktan da çekinmiyorlar.

İBŞT yöneticileri ancak daha dikkatli ve iyi niyetli davranıp geç de olsa sorumluluklarının bilincinde olduklarını gösterselerdi, uyarısı için Nedim Saban’a teşekkür edip kamuoyuna bundan ders çıkaracakları, bundan sonra daha dikkatli olacakları sözünü verselerdi hoşgörüyü hak edebilirlerdi.

Ama İBŞT yöneticileri bırakın bu olgun tavrı göstermeyi, bir de zeytinyağı gibi üste çıkarak hakikatin yazılmasını ve kamuoyuna duyurulmasını “kötü niyet” olarak ilan etmeyi tercih ettiler. Böylece aslında bir bakıma kendi niyetlerini açık etmiş oldular.

Aynı açıklamada hatanın fark edilir edilmez düzeltildiği de belirtiliyordu ki Şehir Tiyatroları yöneticilerinin bu konuda da gereğince dikkatli davranmadığı anlaşılıyor.

İBŞT yöneticileri açıklamalarına hatayı fark edip düzelttiklerini eklemeyi ihmal etmiyorlar ya, Nedim Saban “Balıkesir Muhallebicisi” meselesini gündeme getirmeden önce bu konuda tiyatroseverlere bir açıklama yapıp yapmadıklarından, Nedim Saban’ın uyarısından önce tiyatroseverlerden özür dileyip dilemediklerinden hiç söz etmiyorlar.

İBŞT yöneticileri, “Balıkesir Muhallebicisi” hatasını fark eder etmez, hiç kimsenin uyarısına gerek kalmadan tiyatroseverlere herhangi bir açıklama yaptılar mı, hataları yüzlerine vurulmadan tiyatroseverlerden bu konuda herhangi bir özür dileme gereği duydular mı?

Bilmiyoruz.

İBŞT adına yapılan açıklamanın muhtıra çağrışımı yapan bir ifadeyle bitmesine gelince; o başlı başına, bütünüyle ayrı bir skandal.

“Bu hata için iyi niyetli bütün tiyatroseverlerden özür dileriz…” Ne demek oluyor şimdi bu “iyi niyetli tiyatroseverler” vurgusu? Nereden icap ediyor böyle bir şerh düşme kabadayılığı? “Sözde vatandaşlar” misali tiyatroseverleri niyetlerine göre tasnif etmek, fişlemek kimin ne haddine?
İBŞT’nin ve yöneticilerinin işi, görevi niyet okuyarak tiyatroseverleri fişlemek midir, yoksa öncelikle önlerindeki işi hakkıyla, doğru dürüst yapmak mıdır? Türkiye’nin en köklü tiyatro kurumu İBŞT’den yapılan açıklamanın düzeyine bakın hele.

Doğru dürüst, adam gibi özür dilemeyi bile beceremeyenlerden tiyatro mu, sanat mı beklenir?
İBŞT gibi ödenekli tiyatroların yöneticileri halkın vergileriyle ayakta duran kamu kurumlarını yönetirler. Dolayısıyla iyi niyetli, kötü niyetli diye etiketlemeden, ayrım gözetmeden vergi veren halkı doğru bilgilendirmek, halka hesap vermek zorundadırlar.

İBŞT yöneticilerinin Nedim Saban’ın “iyi niyetli” yazısına cevaben, özrü kabahatinden büyük de olsa, jet bir açıklama yapması bu bakımdan yine de olumlu bir gelişme sayılabilir. Bu konudaki haklarını teslim edeyim(!)

Orhan Alkaya başkanlığındaki İBŞT yönetiminden bu olumlu yaklaşımını sürdürmesini bekliyorum.
Dileriz, “iyi niyetli” İBŞT yöneticileri, Şehir Tiyatroları sanatçısı Hülya Karakaş’ın Tiyatro Dünyası internet sitesinde, 27 Ekim 2008 günü yayımlanan Genel Sanat Yöneticisi Orhan Alkaya’ya Sorularımdır başlıklı yazısına cevaben de bir açıklama yapsınlar.

Ama “Balıkesir Muhallebicisi”ne dair bu kısacık açıklamaya bile bunca vahim yanlışı sığdırmayı “başaran” İBŞT yöneticilerine, Hülya Karakaş’ın kazık sorularına cevap verirken aynı dikkatsizliği yapmamalarını salık veririm.

Ne yazık! Artık “hiçbir iktidar, hiçbir siyasi iktidar” yetkin, özenli ve sorumlu insanlara, sanatçılara makam ve yetki vermeyi tercih etmiyor. Şehir Tiyatroları’nın yaptığı son açıklama, Türkiye’yi “cehaletin iktidarı”na teslim ettiğimizi bir kez daha kanıtlıyor. Bu bakımdan üzerinde bu kadar ayrıntılı bir biçimde durmayı hak ediyor.

Aşağıda linklerini vereceğim yazılar da dikkate alındığında ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak, İBŞT’nin açıklamasıyla birlikte “Balıkesir Muhallebicisi skandalı”na dönüşen bu konunun “münferit bir vaka” olmadığı gün gibi açık görülecektir:

“Şehir Tiyatrolarından Açıklama Adı Altında Büyük Küstahlık!!!”
“Banallik ve İğrençlik DT’nin Paçalarından Akıyor”
“Körler Körleri İzliyor”
“Yaşam Kaya, ‘İngiltere Basınında Yazan İlk Türk Tiyatro Eleştirmeni’ Olmakla Övünüyor”
“Nedim Saban’dan Kazmacıbaşı’na Muhallebi Dersi”
“Kazmacıbaşı’nın Sesi’nden Çekinceli Özür”
"Petersburg skandalı"

(Kaynak: Tiyatro Dünyası)