15 Kasım 2007 Perşembe

Bu yazı Hakan Urcu'ya cevap değildir(!)

Özgür Ozan Yüksekdağ
15 Kasım 2007


Öncelikle sayın arkadaşıma düşüncelerini paylaşıp beni eğitme çabasından dolayı teşekkür ederim.Ama şunu belirtmeliyim ki bu yazı bir tartışma amacı taşımamaktadır, sadece düşünce paylaşımı davetine katkıdır ve kesinlikle Hakan Bey’e karşı kişisel tepki değildir.

Bence Hakan Urcu’nun eleştirileri haklı fakat duygusal bir abartı taşıyor.Ne demek bu? Yani ilk söz:ben bir yazar değilim, sadece yazı yazmayı öğrenme amaçlı yazı yazan biriyim.Bu yüzden insanların her okuduğu yazıya kabaran duygularıyla, karşılık verme dürtüsüne girmesini aceleci bir tepkime olarak görüyorum ama olsun buna ihtiyaç varsa benim zavallı yazılarım kadavra olarak kullanılabilir.Tiyatrocu,psikolog ve müzisyen kimliğime gelince bu kimliklere bu kadar değer verme kültürünün de yine bizim az gelişmiş kültürel yapımızın taşıdığı bir kompleks olduğu düşüncesinde olduğum için üzerinde durmaya gerek yok.Yani kimliklerimizle tezat oluşturan bir yazı yazmak/yazmamak hakkına, insani bir edim olarak sahibiz, lütfen abartmayalım.Ayrıca şunu da ekleyeyim: Hakan Urcu’nun hakkımdaki yazısına verdiği başlık da bir hayli agresif ve komik bir özelliğe sahip bence.Hoş şeyler değil bunlar, ne yani ben de yazıma “Beyinlerde Ur Yaratan URCU’ya ilişkin...”dir falan gibi bir başlık verseydim bana ve okuyanlara şiddet içeriğinden başka ne verebilirdi(?)

Ben halkından kopuk yaşayan biri olmadım hiçbir zaman ama düşünsel ve duygusal anlamda hiç anlaşılamayacağım bir toplumda yaşadığımı da hissetmiyor değilim.Hayatı hep emeğinin karşılığında yaşamakla geçen, modern zaman emekçilerinden biri olarak beni zavallı Türkiye Aydınları arasına sokmanıza da ancak üzülebirim.Ve şunu söyleyeyim ki halka merhamet etmeyenler biz değil bahsettiğiniz bileşenlerin ta kendileridir.Bu konuda el insaf diyorum ve ekliyorum: Bizim tiyatro fakirliği ve görmemişliği konusunda anlatmak istediğim, bahsettiğiniz gelişimimizi engelleyen etkenlerle ilgili size kesinlikle katılmakla birlikte, bu saldırıları duyarsızca sineye çeken toplumumuzu da (ki bireysel olarak saldırılara karşı boyun eymemeye çalışan biri olarak,dışardan biri olarak değil yani) sert bir şekilde eleştirmek gerekliliğini düşünüyorum.

Oyunun teknik kısmıyla ilgili olarak yazdığınız bütün eleştirileri başım gözüm üstüne diyerek, kesinlikle dikkate alacağımı bilmenizi isteyerek geçiyorum.Teşekkür ediyorum.

Oyunda gülünmemesi konusuyla ilgili olarak: evet her komedi oyununda gülünmek zorunluluğu yoktur ama bu oyun hem bana göre komikti hem de belitmek istediğim bu değildi.Ben, bu oyun ne kadar komik olursa olsun yine de insanlarımızın pek gülemeyeceğini ve nedenlerini -biraz dar olsa da- ortaya koymaya çalıştım, o kadar.

Ve son olarak, Hakan Bey, sizinle hayata ve dünyaya çok farklı açılardan bakmadığımızı bilmenizi isterim.Ben daha “Kuşadası” nı hiç görememiş biri olarak Türkiye Aydınlarının hakkını vererek yaşayamadıkları konusunda size katılıyorum ama ben “Aydın” falan değilim sıradan ama gerçekleri görmeye çalışan biri desek daha iyi olur.Türkiye’de görülmesi ve deşifre edilmesi gerekli bir sürü gerçek varken onlara hiç değinmeden gelişim sağlanacaksa bunlar içi boş bir şekilde olacaktır ve gerileme mutlak olur.

“Sudaki izinden ürken narsist” miyim bilmiyorum ama ürktüğüm bir şey var ki o da toplumumuzun kültürel,siyasal,sanatsal ve ekonomik gidişatıdır.

Saygı ve sevgilerimle...


Bakınız:
Hakan Urcu,
Alçak Dağları Yaratan "YÜKSEKDAĞ" ve Sersemler Evi'ne ilişkin...
Özgür Ozan Yüksekdağ "Sersemler Evi"nde sersemleştiler