7 Nisan 2009 Salı

Oyun yazarı Leman Panya Koç'un, etkinlikte bulunduğu Bulunmaz Tiyatro'daki diğer oyun yazarları Ozan Akgül ve Toprak Karaoğlu hakkındaki kısa notları!

Bulunmaz Tiyatro'da yazarlar kendini doğuruyor!


Leman Panya Koç
7 Nisan 2009


Ben, küllerinden kıvılcım çakarak yangına dönüşen tiyatro aşkımın rotasını izlediğim bir gün, Bulunmaz Tiyatro'yu kolayca buldum. Bulunmaz Tiyatro'yu bulmakla kalmadım; orada "eşsiz" insanlar tanıdım. Ve hâlâ, yepyeni insanlar tanıyorum.

***

Ozan Akgül'ün yazdığı Doğum adlı oyunun okuma çalışmalarına katılmak, benim için müthiş bir deneyim oldu. Bulunmaz Tiyatro'nun yöneticisi Hilmi Bulunmaz, bir defalığına da olsa, Doğum oyunundaki hamile kadın karakterini benim okumamı istedi. İnsan, Akgül'ün Doğum adlı oyununu yada herhangi bir oyununu okurken, metnin içine öylesine dalıyor ki, okyanusun ortasında girdaba yakalanıp tam dibe çekilirken, birden bir küçük istiridyenin karnında, kumdan inci tanesine dönüştüğünü sanıyor. Ama belki de, büyük bir imgesel bedel ödeyerek; imgenin oluşturduğu düşlerin kıskacında örseleniyor. Korkularımızın, sanrılarımızın elektriksel bir metamorfozu bu belki de. Kim bilir!

Toprak Karaoğlu, Bulunmaz Tiyatro'daki bir diğer oyun yazarı. Akgül gibi, Karaoğlu da müthiş bir değer. İtiraf etmeliyim ki, sağlı sollu yumruk yemiş gibi oldum; Ozan Akgül ve Toprak Karaoğlu'nun yazdıkları oyunları okurken. Özellikle Karaoğlu, âdeta kavga eder gibi yazıyor. Öfkesinin kıvılcımlarını, kaleminden çıkartmakta bu denli yetenekli olan Karaoğlu'nun, tortulanmaya bıraktığı oyun metinleri, bence tam demini almış durumda olduklarından, yayınlanmayı, oynanmayı bekliyorlar. Toprak, oyunlarında sizi şaşırtıp hırslandırmayı çok iyi başarabiliyor. Önünüzdeki flu alanı temizleyerek, bakış açınızı, kendi berrak dünyasına doğru genişletebiliyor. Karaoğlu'nun oyunlarını, hem okuyorsunuz, hem de ''Evet, tamam, hayır, vay canına, off, budur be!'' diye bağırmadan edemiyorsunuz. Bu çılgınca bir duygu. Şaşırıyor, başa dönüyor, bu "deli" enerjiyi içinize alarak, metafor hortumunda kayboluyorsunuz. Ve yere yapışan tavanın altından, selametle gün yüzüne çıkıyorsunuz. Karaoğlu'nun kaleme aldığı, özellikle Milattan Önce oyununu, milattan 2009 yıl sonra okuduğunuzda, dönüşümün noktasal saptamasını yapabiliyorsunuz.

Bulunmaz Tiyatro'ya yolunuz düşer de, merdivenleri çıkma zahmetinde bulunursanız, bu müthiş yazarların, kendilerini var ettiği "torna"yı gözlerinizle görür, üstüne bir de, ücretsiz oyun izlersiniz. Değer mi? Bence değer!