1 Ekim 2013 Salı

Bulunmaz, asılsız ihbarcı Demirkanlı'yla mükerrer hukuk maçı yapacak!

T.C.
İSTANBUL
35. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA

DOSYA NO: 2013/268

KONU: Haksız biçimde suçlanıp, hatalı olarak hazırlanmış iddianame ile yargılanarak, yanlış bir hükümle mahkûm olduğum dâvâ düzeltme yoluna gidilmeli, Yargıtay yolu açık tutulup, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" uygulanmamalıdır. Mahkemeden isteğim bunlardır...

Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim sanatsal ifade olanakları ilelebet ilga ve imhâ etmek için, elinde bulundurduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi ve www.tiyatrodergisi.com.tr sitesini, âdeta birer şantaj aracı kullanarak, 1100 kişiyi bir araya getirip, benim tanımlamama göre, "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" başlatmıştır. Ben, bu nedenle kendisine yönelik olarak incitici ve sert eleştiriler yaptığımda da, Anayasal hakkım olan eleştirel bakış açısı olanağını, sanki bir hakaret biçiminde kullanmışım havası oluşturarak, Cumhuriyet Savcısı Sayın İsmail Onaran'ı, en hafif deyimiyle inandırıp ikna ederek, Sayın Onaran'ın, benim hakkımda hatalı, eksik karar vermesine neden olmuştur. Sayın Onaran, suç duyurusuna tekil, tikel, öznel bakıp, adliye ortamının yoğunluğu ve kendisinin yorgunluğuna yenik düşmüştür. Bunun gayet net ve somut örneği şudur: Ben, hiçbir zaman için "Alper Cücenoğlu" adını anmamış olmama karşın, Sayın Onaran, iddianamenin ikinçi paragrafı, ikinci tümcesi, on ve on birinci sözcüklerini hatalı bir biçimde iddianameye eklemiştir. Bu denli yoğunluk ve yorgunluk içerisindeki bir savcıyı eleştirmek niyetinde olmamakla birlikte, şunu da ifade etmem gerekir: Savcılar, yargıçlar, olay ve olgulara çoğul, tümel, nesnel bakmalılardır. Sayın Onaran, nesnel davranmamıştır. Nesnel davranılmayınca da, ister istemez, niyet ne kadar hukukun üstünlüğü düzleminde olursa olsun, sonuç, bence, hukuk dışı olmuştur. Sayın Yargıç Füsun Alca da, hukukî bir denge gözetmek için, neden - sonuç ilişkisinin bir uzantısı olan diyalektik hukuk anlayışı yerine, statik bir karar vermiştir. Bu arada, ben, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" gerçeğini duyumsayamadığım için, bunu kendi çıkarıma olarak yorumlayıp, bu öneriyi kabul ettim. Birikimsiz, deneyimsiz, hukuksuz bir evrede bulunduğum için, kabul ettiğim bu önerinin, aslında benim çıkarıma olmadığını, Fazıl Say'ın yargılandığı aşamada usa vurdum. "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" uygulamasının, Yargıtay'a gitmeme sonucunu doğurduğunu anlayabilmem için, hukukla döşenmiş Türk Ceza Kanunu'nu öğrenmem gerekiyormuş. Onlarca, neredeyse yüz kez muhakeme edildiğim süreçte edinmiş bulunduğum hukuk felsefesi algısıyla birlikte, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" önerilerine sıcak bakmamaya başladım. Örnekse, İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi, İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi ve diğer mahkemelerde süren dâvâlarımın hiçbirinin ilk duruşmasında, "Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" önerisini asla ve kesinlikle kabûl etmedim. Çünkü, Yargıtay'a, Yasa Yolları Bürosu'na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecine kapatılan yoldan rahatsızlık duyuyorum.

Genellemeci girizgâhtan sonra madde madde ilerlemekte yarar gerekir.

1 - İnternet teröristi, sanal canavar Burak Caney, bana karşı "BİRİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" eylem sürecini de başlattı.
(Bkz: http://tiyatroyun.blogspot.com/2008/03/bir-iftirann-bataklk-anatomisi.html)

Burak Canay takma adlı şahsın, Ahmet Cüneyt Yalaz, Ahmet Ertuğrul Timur, Burhan Gün, Bülent Sezgin, Duygu Dalyanoğlu, Eyyüp Fırat Kuyurtar, Fırat Güllü, Gülhan Avşar Demirkanlı, İbrahim Demirci, İnan Yılmaz, İsmail Can Törtop, KemaL Aydoğan, Levent Çağlayan, Mehmet Bozkır, Mesut Bulut, Murat Çoban, Mustafa Demirkanlı, Nihat Haluk Bilginer, Nurhan Tekerek, Oyun Atölyesi'nden biri yada birileri, Ömer Faruk Kurhan, Özdemir Nutku, Seval Deniz Karahaliloğlu, Süleyman Anıl, Uğur Demirci Tosun, Yücel Erten ve 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" elemanlarından birilerinin olduğu kanısındaydım. Bu kanı nasıl oluştu? Bana karşı, legal - illegal, meşru - gayrimeşru, yasal - yasadışı eylemlerde bulunan bu kişiler, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilelebet ilga ve imhâ etmek için böyle bir eyleme girişmiş olabilirler. Elimde gayet net, oldukça somut bir belge, bilgi, bulgu, delil, kanıt bulunmadığı için, ister istemez, bir sezgi, bir kanaat boyutuyla konuşabiliyorum.

2 - Mustafa Şükrü Demirkanlı ile Ömer Faruk Kurhan ve diğerleri de "İKİNCİ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" eylemi başlattı...
(Bakınız: www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Yukarıdaki link tıklandığında, bana karşı düzenlenen bu kampanya bildirisinin içeriğinde, bana "LİNÇÇİ" denildiği görülebilecektir. 1100 kişinin bir araya gelerek, İnternet ortamında da olsa, sanal biçimde de geliştirilse, bana "LİNÇÇİ" demesi karşısında, ben, mahkemeye gitmeyi yeğlemeyi doğru bulmadığım için, yazıya yazıyla karşılık verdim. Tam tamına 1100 kişi, bana karşı örgütlenip, benim sanatsal ifade olanaklarımı ilga ve imha etmek istemenin yanı sıra, üstüne üstlük, bir de bana "LİNÇÇİ" dediklerinde, ben de, onlara "LİNÇÇİ" demeyi uygun buldum. Benim bu sözü söylerken, asla ve kesinlikle hakaret etme gibi bir kastım, bir niyetim yoktu; olamazdı da. Çünkü ben, Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesi'nin hakaret suçlarına karşı yaptırım gücünü biliyorum.

3 - Ömer Faruk Kurhan, şunu başlattı: "ÜÇÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" ("HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI")

(Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/search?q=%22HUKUKSAL+L%C4%B0N%C3%87+KAMPANYASI%22&max-results=20&by-date=true)

4 - Avukatlar Burhan Gün, Eyyüp Fırat Kuyurtar, İbrahim Demirci, İnan Yılmaz, Mehmet Bozkır, Mesut Bulut, Murat Çoban, Reyhan Kayışlı, Süleyman Anıl, Uğur Demirci Tosun vb. ya bana karşı dolaysız olarak yada dolaylı olarak, "DÖRDÜNCÜ ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenlediler.
(Bakınız: http://tiyatroyun.blogspot.com/2013/04/blog-post_2561.html)

Ben, devletin, halkın, emekçinin, işçinin, tüyü bitmemiş yetimin zarar görmemesi için, bütün sanatsal etkinliğimi ücretsiz sürdürdüğüm için, piyasayı ele geçirmiş 1100 kişinin haşin ve sert saldırılarına uğramakla birlikte, 1100 kişilik bu örgüt, bana karşı olağanüstü büyük zararlar verdiler. Aşağıda sunduğum dâvâ dosyaları incelendiğinde görülecektir ki, benim ücretsiz oyunculuk, ressamlık, şairlik, yazarlık vb. dersler vermem, yönettiğim oyunlar için izleyicilerden hiçbir para talep etmemem, yayınladığım dergi ve kitapları ücretsiz olarak dağıtmam, özetle halkın, tüyü bitmemiş hakkını ödemeye yeltenmem, 1100 kişilik "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" elemanlarının hiçbir zaman için hoşuna gitmedi. Bu yüzden, gereksiz bir biçimde, beni mahkemelerle oyalamaya çalıştılar. Ben de, bu nedenle, "kimseyi mahkemeye vermem" ilkemden ödün vererek, bunları teker teker mahkemelere veriyorum. Aşağıdaki mahkemeler tablosu, her şeyi gayet net, oldukça somut bir biçimde aydınlatıyor. 

DELİLLER:

HAKARET DÂVÂLARI
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/663
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/523
İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMİSİ 2010/8
İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/843
İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/551
İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/664
İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi 2012/943

İFTİRA DÂVÂSI
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/201

TAZMİNAT DÂVÂLARI
İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/481
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/230
İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/205

TANIKLAR:
Coşkun Büktel
Mehmet Cemalettin Bulunmaz

SONUÇ ve İSTEM: AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ "hukuk istasyonu"na kadar uzamasını arzu etmediğim dâvâ dosyasının detaylı ele alınıp, yukarıda özetle sunduğum, aslında binlerce sayfalık dâvâ dosyaları içeriklerini oluşturan belgeler, bilgiler, bulgular, deliller, kanıtlar ve ayrıca tanıklara dayanan özgün hukukî süreci göz önünde bulundurmanız dileğiyle arz ve talep ederim. Saygılarımla. 02.10.2013


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ 


EK:


1 - İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen hukuk belgesi.
2 - İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen hukuk belgesi.
3 - İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi 2010/8 BİLİRKİŞİ RAPORU
4 - İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/337 BİLİRKİŞİ RAPORU