Yeşim Özsoy, "Kamuoyu ve Basının Dikkatine;" başlığıyla bir yazı yazıp, www.facebook.com paylaşım sitesinde yayınlamış. Birkaç gün www.twitter.com paylaşım sitesinde bir hesap açtığım ve bu hesap sayesinde tiyatro esnafının neler yaptığını izlemeye başladığımdan bu yana, birçok tiyatro esnafının sözlerine de tanık oluyorum. Yeşim Özsoy'un yazısına da böyle bir olanak sayesinde ulaştım. Görmek sorumluluk yüklediği için, şimdi bu yazıyı değerlendireceğim. Her zaman yaptığım gibi diyalog biçimini yeğliyorum...
Yeşim Özsoy - Özel Tiyatrolara verilen Ödenek Hakkında Bildiridir.
Hilmi Bulunmaz - Sizin kavramınız size, benim kavramım bana. Ben, buna "Kültür Bakanlığı Çanağı" diyorum. Bu çanaktan yararlananlara da, çanak yalayıcısı diyorum. Böyle dediğim için de, pişmiş tavuğun başına gelmeyecek kadar büyük saldırılara uğruyorum. Ben, halkın avukatlığını yaparak saldırırken, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayanlar da devletin avukatlığını yapıyorlar.
Yeşim Özsoy - Bir tiyatro olarak siyasi konularda görüş bildirmektense yaptığımız işlerle fikir belirtmeyi tercih etmemize rağmen, son dönemde Türkiye topraklarında var olan ve süregelen gelişmelerden dolayı kendimizi açıklama ihtiyacı duyuyoruz. Bu bildiri, bu sebeple yazılmıştır.
Hilmi Bulunmaz - Bir tiyatro olarak siyasî konularda da görüş belirtiyoruz. Yaptığımız işleri, siyasî görüşümüze dayandırıp, siyasî görüşümüzün gerekliliğini yerine getiriyoruz. Bunun karşılığında da, baskı, baskın, gözaltı, işkence, mühür, tutukluluk gibi resmî faşizmin yanı sıra, sivil faşistlerin düzenlediği "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemlerine de mâruz kalıyoruz. Bu durumdan hoşnut muyuz? Evet, hoşnutuz. Resmî ve sivil faşizme teslim olacağımıza, resmî ve sivil faşizme karşı barikat kuruyoruz. Devlet Çanağı, Hükümet Çanağı, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamıyoruz. Biz, Türkiye topraklarında değil, dünyanın her yerinde yaşamasını beceren bir tinsel yapıya sahibiz. Biz, "Türkiye topraklarında var olan ve süregelen gelişmelerden dolayı kendimizi açıklama ihtiyacı" içinde hissetmeyip, her zaman için açıklama yapmak zorunda hissediyoruz. Biz, sadece ve yalnızca bir bildiriyle yasak savmak yerine, gün yirmi dört saat onlarca bildiri yayınlamaya devam ediyoruz.
Yeşim Özsoy - GalataPerform/Ve Diğer Şeyler Tiyatrosu, Kültür Bakanlığı’nın her sene Özel Tiyatrolar için ayırdığı ödenekten son 5 yıldır yararlanan alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi duruşunu koruyan bir tiyatrodur. Çizgisi hiçbir zaman değişmemiştir ve değişmeyecektir.
Hilmi Bulunmaz - Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan hiçbir tiyatro "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olamaz. Olsa olsa, "alternatif dışı, bağımlı, tutsak ve eskilikçi" olur. Bir kişi, durduk yerde kendisine "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" dediği zaman, o kişi, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmuş olmaz. O kişiye, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" kişiler de sürekli olarak hak vermelidir. Örnekse biz, sosyalist sanat yapmamıza, yani "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmamıza karşın, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan tiyatrolara "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" demiyoruz. Biz, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmanın koşullarından birinin Kültür Bakanlığı Çanağı yalamamak konusunda ısrarcı olunmasını istiyoruz. Kendi kendine bir "çizgi" çizip, anlaşılmayan, bilinmeyen, görünmeyen, sanal bir kararlılık göstermenin hiçbir anlamı olmadığına eminiz. Çizgisi olmayan çizgiye sahip olan kişinin, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olması söz konusu bile olamaz. Buna AKP gülmezse de, kargalar mutlaka güler.
Yeşim Özsoy - Hayatta ve sanatta özgürlük, temel bir ihtiyaçtır. Siyasi tercihler üzerinden yapılan sanatsal değerlendirmeleri kesinlikle özgürlük haklarının ihlali olarak görüyoruz. Bu kapsamda ülke tiyatrosuna yüksek değerler katmış köklü tiyatrolarımızın, belirli siyasi görüşlerden dolayı destekten faydalanamadığı söylenen grupların ve senelerdir üretimlerinden ödün vermeden ayakta kalma mücadelesinde direnen ama destekten faydalanamayan bağımsız ve genç tiyatroların, 2013-2014 tiyatro sezonunu kapsayan ve devletimiz tarafından ayrılan bütçeden yararlanamamasını kınıyoruz. Aynı düzlemde bu ödenekten yararlanan firma ve kuruluşların hangi teatral sebep ve kriterler göz önüne alınarak seçildiğinin Türk tiyatrosunun geleceği ve adaletli bir sistemin işlemesi açısından araştırılmasının gereğini elzem görüyoruz.
Hilmi Bulunmaz - "Özgürlük" soyut bir kavram. "Hayatta ve sanatta özgürlük" olabilmesi için, siyasal ve toplumsal özgürlük de gerekir. "Özgürlük" olmasa bile, "özgürlük" yolunda kavga vermek gerekir. Soyut "özgürlük" yerine, somut "özgürlük" talebiyle yola çıkmak gerekir. Örnekse, Erdal Eren ve/ya Ethem Sarısülük'ün verdiği "özgürlük" mücadelesini "es" geçen bir "özgürlük", her zaman için tırnak işâretine (" ") tutsak kalmak zorundadır. Biz, "siyasî tercihler üzerinden yapılmayan sanatsal değerlendirmeleri kesinlikle özgürlük haklarının ihlâli olarak görüyoruz." Siyasî tercihi olmayan biri, değil tiyatro yapmak, yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçemez yada manava gittiğinde içinde çürük bulunmayan yarım kilo domates bile satın alamaz. Siz, neyi, neden "kınıyoruz" olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. "Bu kapsamda..." Hangi kapsamda? "ülke tiyatrosuna yüksek değerler katmış tiyatrolarımız..." hangileri? Örnekse Dostlar Tiyatro ve/ya Oyun Atölyesi mi? Dostlar Tiyatrosu ve/ya Oyun Atölyesi'nin "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" düzenlenmesindeki katkısı için ne diyorsunuz? Oyun Atölyesi'in benim hakkımda açtığı birçok dâvâdan birinde de "İKİ YIL HAPİSLE" yargılanıp, hapis cezası aldım. Oyun Atölyesi, nasıl bir "özgürlük" mücadelesi verebilir ki? Sahi, şu Shakespeare denen adam, dünya tiyatro sahnelerine ne katmış ki, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi bu adamı gözümüze sokmayı başarmak istiyor. Şu "belirli siyasi görüşlerden dolayı destekten faydalanamadığı söylenen gruplar" hangileri? Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan hiçbir tiyatronun, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamak yada Kültür Bakanlığı Çanağı yalamamak ikilemi dışında herhangi bir siyasî görüşü yok! Lütfen kendinizi kandırmayınız... Şu "senelerdir üretimlerinden ödün vermeden ayakta kalma mücadelesinde direnen ama destekten faydalanamayan bağımsız ve genç tiyatrolar" hangileri? Kültür Bakanlığı Çanağı yaladığınız zaman, devlete, hükümete, bakanlığa karşı ödün vermişsiniz demektir. Kültür Bakanlığı Çanağı yalayanlar, asla bağımsız olamaz. Siz de bağımsız değilsiniz. Sizin "bağımsızlık" ve "özgürlük" mücadeleniz, devletin, hükümetin Kültür Bakanlığı'nın çizdiği (çanağı) sınırları içerisindedir. Bu sınırın dışına çıktığınızda, çanak çatlar ve sudan çıkmış balık gibi debelenip durursunuz. Bırakınız bu tırnak işâreti içine hapsolmuş kavramlarla lego oynamayı bir yana! Ne güzel söylüyorsunuz; "devletimiz"... Evet, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için Ethem Sarısülük'ün ölüsüne bile sülük gibi yapışan "devletiniz" size çok yakışıyor. Devlet, hükümet, Kültür Bakanlığı, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime sormadan, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle oluşan bütçesi, Kültür Bakanlığı Çanağı biçiminde sana, size, "devletimiz" kibarlığı içerisinde konuşan aristokratları armağan ediyor. Ben, halkım, tüyü bitmemiş yetim bu durumdan hoşnut değiliz. Bu duruma karşı müthiş bir öfke seli biriktiriyoruz. Hiç öyle entelektüel kabızlığa gerek yok. Siz de, "devletiniz" de, hangi ölçütlerle (ölçütsüzlük ile) Kültür Bakanlığı Çanağı eylemini gerçekleştirdiğiniz ortada. Madem ki, "özel" bir tiyatro açtınız, o zaman "özgür" bir tiyatro olup, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayın. Yalandığı zaman bağımsız, özgür olunamaz. Tenekeyle tutulan ritm kulak tırmalar. Yapmayınız!...
Yeşim Özsoy - Tüm dünyada temel kriterinin sanatsal duruş, nitelik, sosyal katkı ve ulusal ve uluslar arası başarı olan bu tür desteklerin ülkemiz yetkililerince suiistimal edilmesi ihtimalinden duyduğumuz kaygı ve güvensizlik ortamını yansıtmak istiyoruz.
Hilmi Bulunmaz - Bu tümce, hiçbir şey anlatmıyor. Böyle bir tümce oluşturan kişinin tiyatro sanatıyla iştigâl etmesi, ülkemiz açısında trajikomik bir durum. Bu düzeydeki birinin Kültür Bakanlığı Çanağı yalamak zorunda kalışına şaşmamak gerekir. Bu kadar anlamsız, bu kadar belirsiz bir tümce kurabilmek için, bağımsız ve özgürlük kavramlarını bilmemek yada tırnak işâreti içerisine tutsak etmeye yeltenmek gerekir. "Tüm dünyada temel kriterinin sanatsal duruş" deyince, aklınıza ne geliyor Yeşim kardeşim. Gerçekten düşünerek mi, yoksa hiç düşünmeden mi yazıyorsunuz? Bence, yazı yazmaya başlamadan önce, üzerinde uzun uzun düşünmeniz gereken bir tinsel durum oluşturun. Şu "nitelik, sosyal katkı ve ulusal ve uluslar arası olan" ne? "Nitelik" sözcüğünün içerdiği kavramın nitelediği göstergenin anlamsallığı sizi hangi düşünce denizine sürüklüyor? Gerçekten düşünüyor musunuz? Neden kendinize ait özgün bir görüşle perspektif oluşturabilmek yerine, "ulusal ve uluslar arası başarı" anlamsızlığı bataklığında kulaç atıyorsunuz? Şu "bu tür desteklerin ülkemiz yetkililerince suiistimal edilmesi ihtimali" size çok mu şiirsel geliyor; "suistimal" ve "ihtimal" bu sözcüklerde bulunan son beş harfin ("timal") aynı olması, sizin de şair olduğunuz anlamına gelmez. Lütfen tiyatroya ara verip, kendinizi şiir okyanusa atın. Şiir okumayan tiyatro yapamadığı için Kültür Bakanlığı Çanağı'na tutsak olur. Siz de tiyatro yapmıyor, Coşkun Büktel'in deyimiyle "kumda oynuyorsunuz"... Siz, bu âlemde, bu kalemle, hiçbir kelâm edemeyip, hiçbir yere selâm çakamazsınız. Sadece ve yalnızca Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayı kuramsal hâle getirebilirsiniz. Kuramsal ve anlaşılmaz bir hâl! Ha, bir de, bana noter onaylı ihtarname gönderip, hakkımda suç duyurusunda bulunarak, beni mahkemeye verebilirsiniz. Ben hazırım kardeşim...
Yeşim Özsoy - Devletin elinde olan ve halkın emaneti olan finansal gücün ayrımsız bir şekilde tiyatroların sanatsal ilerlemeleri için kullanılması gerektiğini, desteği alan, almayan herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz.
Hilmi Bulunmaz - "Devletin elinde olan ve halkın emaneti olan..." gibi sözler kullanmak, bir yazara yakışmaz. Yazarlığı bilmiyorsan bile "yazı ekonomisi" denen bir kavram var. Hiç olmazsa o yola başvur! Nasıl mı? Şöyle: "Devletin elinde ve halkın emaneti olan..." Devlet, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için soluk alan bir erk... Halk, devletin erki altında inim inim inleyen bir kalabalık... Devletle halkın aynılaşması için sosyalist mücadele vermek gerekir. Sosyalizmin dışındaki herhangi bir "bağımsızlık, özgürlük" sanata değil, Kültür Bakanlığı Çanağı'na hizmet eder. Özel tiyatronun özgür tiyatro olabilmesi için, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayıp, kendine, halka, tüyü bitmemiş yetime güvenmesi gerekir. Kendine değil de, Kültür Bakanlığı Çanağı'na güvenen tiyatro, kendinin, halkın, tüyü bitmemiş yetimin değil, Kültür Bakanlığı'nın tiyatrosu olur. Böyle bir tiyatro da, halka değil, devlete hizmet ettiği için, ikide bir "devletimiz, devletimiz" demek zorunda kalır. Şu ..."herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz." sözü, karikatüristlere malzeme olacak kadar güldürücü bir söz. Siyasî bir görüşü sahip olmayan bir tiyatronun sözcüsünden ancak böyle ucube bir söz beklenir. "...herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamı... " diye bir söz öbeği, dünyanın hiçbir ülkesinde asla ve kesinlikle kurulamaz. Ortamda bir kapitalist bir devlet var ve ortamdaki kapitalist devleti AKP yönetiyor. Ömer Çelik, AKP Adana Milletvekili olarak, yeşil sermayenin çıkarlarını ön planda tutuyor. Yeşil sermaye, pembe sermaye temsilcisi LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosuna, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'ne zırnık bile koklatmadığı gibi, Ekim 2013'te kurulan LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin yumurtasından çıkan civciv ve yeşil sermaye yanlısı Moda Sahnesi'ne Kasım 2013'te Kültür Bakanlığı Çanağı yalatıyor. Sahi, Kültür Bakanlığı Çanağı her yıl Ağustos ayında yalatılırken, bu yıl, hiç hakkı olmadığı hâlde, usûlsüz bir biçimde Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan Moda Sahnesi'ni kurulması beklendiği için mi, Kültür Bakanlığı Çanağı Kasım 2013'te açıklandı? Böyle somut soru/nlar orta yerde dururken, nedir dostum bu "...herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz." gibi çemberden bile yuvarlak sözler. Bir yerde söylediğinin, bir başka yerde tam tersini söyleyen kardeşim, yüz seksen derece karşıtlık oluşturuyorsun. Neyse ki, hemen ardından bir yüz seksen derecelik açı daha çiziyorsun da, üç yüz altmış dereceyi tamamlayarak, çemberin içinde debelenip, çıkışsızlığını kanıtlamış oluyorsun. Sen ve senin gibiler, gerçekten çok çaresiz ve sizler, çemberden bile daha yuvarlak konuşmak için Kültür Bakanlığı Çanağı ile destekleniyorsunuz.
Yeşime Özsoy - Son olarak bize bu sene ayrılan destekle, önerdiğimiz oyunu, sanatsal ve evrensel bakış açımızdan ödün vermeden, bize önerilen kurallar çerçevesinde sahneleyeceğimizi bildirmek isteriz. Bunun yanı sıra bu bildiri, bu sene Kültür Bakanlığımızın desteğinden yararlanamayan ve bizimle çalışmak isteyen kardeş bir tiyatroyla işbirliği yapmak için açık bir çağrıdır.
Hilmi Bulunmaz - Siz, size önerilen kurallara uymak ve bu arada "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemini görmemek zorundasınız. Bunun için destekleniyorsunuz. Desteklenmeye devam etmek için de böyle yuvarlak sözlerle, çember çeviriyorsunuz. Şu "sanatsal ve evrensel bakış açımız" lâfını da çok merak ediyorum doğrusu. Hiçbir şey anlatmayan bir söze niye bu kadar çok dayanıyorsunuz? Neden?! Herhangi bir tiyatro, sizinle kan kardeşi olup, size ait çanaktaki kana ekmek banmış olursa, onun da ağzı kana alışır be kardeşim... Aman dikkat...
Yeşim Özsoy - Özel Tiyatrolara verilen Ödenek Hakkında Bildiridir.
Hilmi Bulunmaz - Sizin kavramınız size, benim kavramım bana. Ben, buna "Kültür Bakanlığı Çanağı" diyorum. Bu çanaktan yararlananlara da, çanak yalayıcısı diyorum. Böyle dediğim için de, pişmiş tavuğun başına gelmeyecek kadar büyük saldırılara uğruyorum. Ben, halkın avukatlığını yaparak saldırırken, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayanlar da devletin avukatlığını yapıyorlar.
Yeşim Özsoy - Bir tiyatro olarak siyasi konularda görüş bildirmektense yaptığımız işlerle fikir belirtmeyi tercih etmemize rağmen, son dönemde Türkiye topraklarında var olan ve süregelen gelişmelerden dolayı kendimizi açıklama ihtiyacı duyuyoruz. Bu bildiri, bu sebeple yazılmıştır.
Hilmi Bulunmaz - Bir tiyatro olarak siyasî konularda da görüş belirtiyoruz. Yaptığımız işleri, siyasî görüşümüze dayandırıp, siyasî görüşümüzün gerekliliğini yerine getiriyoruz. Bunun karşılığında da, baskı, baskın, gözaltı, işkence, mühür, tutukluluk gibi resmî faşizmin yanı sıra, sivil faşistlerin düzenlediği "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemlerine de mâruz kalıyoruz. Bu durumdan hoşnut muyuz? Evet, hoşnutuz. Resmî ve sivil faşizme teslim olacağımıza, resmî ve sivil faşizme karşı barikat kuruyoruz. Devlet Çanağı, Hükümet Çanağı, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamıyoruz. Biz, Türkiye topraklarında değil, dünyanın her yerinde yaşamasını beceren bir tinsel yapıya sahibiz. Biz, "Türkiye topraklarında var olan ve süregelen gelişmelerden dolayı kendimizi açıklama ihtiyacı" içinde hissetmeyip, her zaman için açıklama yapmak zorunda hissediyoruz. Biz, sadece ve yalnızca bir bildiriyle yasak savmak yerine, gün yirmi dört saat onlarca bildiri yayınlamaya devam ediyoruz.
Yeşim Özsoy - GalataPerform/Ve Diğer Şeyler Tiyatrosu, Kültür Bakanlığı’nın her sene Özel Tiyatrolar için ayırdığı ödenekten son 5 yıldır yararlanan alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi duruşunu koruyan bir tiyatrodur. Çizgisi hiçbir zaman değişmemiştir ve değişmeyecektir.
Hilmi Bulunmaz - Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan hiçbir tiyatro "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olamaz. Olsa olsa, "alternatif dışı, bağımlı, tutsak ve eskilikçi" olur. Bir kişi, durduk yerde kendisine "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" dediği zaman, o kişi, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmuş olmaz. O kişiye, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" kişiler de sürekli olarak hak vermelidir. Örnekse biz, sosyalist sanat yapmamıza, yani "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmamıza karşın, Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan tiyatrolara "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" demiyoruz. Biz, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olmanın koşullarından birinin Kültür Bakanlığı Çanağı yalamamak konusunda ısrarcı olunmasını istiyoruz. Kendi kendine bir "çizgi" çizip, anlaşılmayan, bilinmeyen, görünmeyen, sanal bir kararlılık göstermenin hiçbir anlamı olmadığına eminiz. Çizgisi olmayan çizgiye sahip olan kişinin, "alternatif, bağımsız, özgür ve yenilikçi" olması söz konusu bile olamaz. Buna AKP gülmezse de, kargalar mutlaka güler.
Yeşim Özsoy - Hayatta ve sanatta özgürlük, temel bir ihtiyaçtır. Siyasi tercihler üzerinden yapılan sanatsal değerlendirmeleri kesinlikle özgürlük haklarının ihlali olarak görüyoruz. Bu kapsamda ülke tiyatrosuna yüksek değerler katmış köklü tiyatrolarımızın, belirli siyasi görüşlerden dolayı destekten faydalanamadığı söylenen grupların ve senelerdir üretimlerinden ödün vermeden ayakta kalma mücadelesinde direnen ama destekten faydalanamayan bağımsız ve genç tiyatroların, 2013-2014 tiyatro sezonunu kapsayan ve devletimiz tarafından ayrılan bütçeden yararlanamamasını kınıyoruz. Aynı düzlemde bu ödenekten yararlanan firma ve kuruluşların hangi teatral sebep ve kriterler göz önüne alınarak seçildiğinin Türk tiyatrosunun geleceği ve adaletli bir sistemin işlemesi açısından araştırılmasının gereğini elzem görüyoruz.
Hilmi Bulunmaz - "Özgürlük" soyut bir kavram. "Hayatta ve sanatta özgürlük" olabilmesi için, siyasal ve toplumsal özgürlük de gerekir. "Özgürlük" olmasa bile, "özgürlük" yolunda kavga vermek gerekir. Soyut "özgürlük" yerine, somut "özgürlük" talebiyle yola çıkmak gerekir. Örnekse, Erdal Eren ve/ya Ethem Sarısülük'ün verdiği "özgürlük" mücadelesini "es" geçen bir "özgürlük", her zaman için tırnak işâretine (" ") tutsak kalmak zorundadır. Biz, "siyasî tercihler üzerinden yapılmayan sanatsal değerlendirmeleri kesinlikle özgürlük haklarının ihlâli olarak görüyoruz." Siyasî tercihi olmayan biri, değil tiyatro yapmak, yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçemez yada manava gittiğinde içinde çürük bulunmayan yarım kilo domates bile satın alamaz. Siz, neyi, neden "kınıyoruz" olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. "Bu kapsamda..." Hangi kapsamda? "ülke tiyatrosuna yüksek değerler katmış tiyatrolarımız..." hangileri? Örnekse Dostlar Tiyatro ve/ya Oyun Atölyesi mi? Dostlar Tiyatrosu ve/ya Oyun Atölyesi'nin "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" düzenlenmesindeki katkısı için ne diyorsunuz? Oyun Atölyesi'in benim hakkımda açtığı birçok dâvâdan birinde de "İKİ YIL HAPİSLE" yargılanıp, hapis cezası aldım. Oyun Atölyesi, nasıl bir "özgürlük" mücadelesi verebilir ki? Sahi, şu Shakespeare denen adam, dünya tiyatro sahnelerine ne katmış ki, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi bu adamı gözümüze sokmayı başarmak istiyor. Şu "belirli siyasi görüşlerden dolayı destekten faydalanamadığı söylenen gruplar" hangileri? Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan hiçbir tiyatronun, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamak yada Kültür Bakanlığı Çanağı yalamamak ikilemi dışında herhangi bir siyasî görüşü yok! Lütfen kendinizi kandırmayınız... Şu "senelerdir üretimlerinden ödün vermeden ayakta kalma mücadelesinde direnen ama destekten faydalanamayan bağımsız ve genç tiyatrolar" hangileri? Kültür Bakanlığı Çanağı yaladığınız zaman, devlete, hükümete, bakanlığa karşı ödün vermişsiniz demektir. Kültür Bakanlığı Çanağı yalayanlar, asla bağımsız olamaz. Siz de bağımsız değilsiniz. Sizin "bağımsızlık" ve "özgürlük" mücadeleniz, devletin, hükümetin Kültür Bakanlığı'nın çizdiği (çanağı) sınırları içerisindedir. Bu sınırın dışına çıktığınızda, çanak çatlar ve sudan çıkmış balık gibi debelenip durursunuz. Bırakınız bu tırnak işâreti içine hapsolmuş kavramlarla lego oynamayı bir yana! Ne güzel söylüyorsunuz; "devletimiz"... Evet, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için Ethem Sarısülük'ün ölüsüne bile sülük gibi yapışan "devletiniz" size çok yakışıyor. Devlet, hükümet, Kültür Bakanlığı, bana, halkıma, tüyü bitmemiş yetime sormadan, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle oluşan bütçesi, Kültür Bakanlığı Çanağı biçiminde sana, size, "devletimiz" kibarlığı içerisinde konuşan aristokratları armağan ediyor. Ben, halkım, tüyü bitmemiş yetim bu durumdan hoşnut değiliz. Bu duruma karşı müthiş bir öfke seli biriktiriyoruz. Hiç öyle entelektüel kabızlığa gerek yok. Siz de, "devletiniz" de, hangi ölçütlerle (ölçütsüzlük ile) Kültür Bakanlığı Çanağı eylemini gerçekleştirdiğiniz ortada. Madem ki, "özel" bir tiyatro açtınız, o zaman "özgür" bir tiyatro olup, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayın. Yalandığı zaman bağımsız, özgür olunamaz. Tenekeyle tutulan ritm kulak tırmalar. Yapmayınız!...
Yeşim Özsoy - Tüm dünyada temel kriterinin sanatsal duruş, nitelik, sosyal katkı ve ulusal ve uluslar arası başarı olan bu tür desteklerin ülkemiz yetkililerince suiistimal edilmesi ihtimalinden duyduğumuz kaygı ve güvensizlik ortamını yansıtmak istiyoruz.
Hilmi Bulunmaz - Bu tümce, hiçbir şey anlatmıyor. Böyle bir tümce oluşturan kişinin tiyatro sanatıyla iştigâl etmesi, ülkemiz açısında trajikomik bir durum. Bu düzeydeki birinin Kültür Bakanlığı Çanağı yalamak zorunda kalışına şaşmamak gerekir. Bu kadar anlamsız, bu kadar belirsiz bir tümce kurabilmek için, bağımsız ve özgürlük kavramlarını bilmemek yada tırnak işâreti içerisine tutsak etmeye yeltenmek gerekir. "Tüm dünyada temel kriterinin sanatsal duruş" deyince, aklınıza ne geliyor Yeşim kardeşim. Gerçekten düşünerek mi, yoksa hiç düşünmeden mi yazıyorsunuz? Bence, yazı yazmaya başlamadan önce, üzerinde uzun uzun düşünmeniz gereken bir tinsel durum oluşturun. Şu "nitelik, sosyal katkı ve ulusal ve uluslar arası olan" ne? "Nitelik" sözcüğünün içerdiği kavramın nitelediği göstergenin anlamsallığı sizi hangi düşünce denizine sürüklüyor? Gerçekten düşünüyor musunuz? Neden kendinize ait özgün bir görüşle perspektif oluşturabilmek yerine, "ulusal ve uluslar arası başarı" anlamsızlığı bataklığında kulaç atıyorsunuz? Şu "bu tür desteklerin ülkemiz yetkililerince suiistimal edilmesi ihtimali" size çok mu şiirsel geliyor; "suistimal" ve "ihtimal" bu sözcüklerde bulunan son beş harfin ("timal") aynı olması, sizin de şair olduğunuz anlamına gelmez. Lütfen tiyatroya ara verip, kendinizi şiir okyanusa atın. Şiir okumayan tiyatro yapamadığı için Kültür Bakanlığı Çanağı'na tutsak olur. Siz de tiyatro yapmıyor, Coşkun Büktel'in deyimiyle "kumda oynuyorsunuz"... Siz, bu âlemde, bu kalemle, hiçbir kelâm edemeyip, hiçbir yere selâm çakamazsınız. Sadece ve yalnızca Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayı kuramsal hâle getirebilirsiniz. Kuramsal ve anlaşılmaz bir hâl! Ha, bir de, bana noter onaylı ihtarname gönderip, hakkımda suç duyurusunda bulunarak, beni mahkemeye verebilirsiniz. Ben hazırım kardeşim...
Yeşim Özsoy - Devletin elinde olan ve halkın emaneti olan finansal gücün ayrımsız bir şekilde tiyatroların sanatsal ilerlemeleri için kullanılması gerektiğini, desteği alan, almayan herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz.
Hilmi Bulunmaz - "Devletin elinde olan ve halkın emaneti olan..." gibi sözler kullanmak, bir yazara yakışmaz. Yazarlığı bilmiyorsan bile "yazı ekonomisi" denen bir kavram var. Hiç olmazsa o yola başvur! Nasıl mı? Şöyle: "Devletin elinde ve halkın emaneti olan..." Devlet, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için soluk alan bir erk... Halk, devletin erki altında inim inim inleyen bir kalabalık... Devletle halkın aynılaşması için sosyalist mücadele vermek gerekir. Sosyalizmin dışındaki herhangi bir "bağımsızlık, özgürlük" sanata değil, Kültür Bakanlığı Çanağı'na hizmet eder. Özel tiyatronun özgür tiyatro olabilmesi için, Kültür Bakanlığı Çanağı yalamayıp, kendine, halka, tüyü bitmemiş yetime güvenmesi gerekir. Kendine değil de, Kültür Bakanlığı Çanağı'na güvenen tiyatro, kendinin, halkın, tüyü bitmemiş yetimin değil, Kültür Bakanlığı'nın tiyatrosu olur. Böyle bir tiyatro da, halka değil, devlete hizmet ettiği için, ikide bir "devletimiz, devletimiz" demek zorunda kalır. Şu ..."herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz." sözü, karikatüristlere malzeme olacak kadar güldürücü bir söz. Siyasî bir görüşü sahip olmayan bir tiyatronun sözcüsünden ancak böyle ucube bir söz beklenir. "...herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamı... " diye bir söz öbeği, dünyanın hiçbir ülkesinde asla ve kesinlikle kurulamaz. Ortamda bir kapitalist bir devlet var ve ortamdaki kapitalist devleti AKP yönetiyor. Ömer Çelik, AKP Adana Milletvekili olarak, yeşil sermayenin çıkarlarını ön planda tutuyor. Yeşil sermaye, pembe sermaye temsilcisi LİNÇÇİ Dostlar Tiyatrosuna, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'ne zırnık bile koklatmadığı gibi, Ekim 2013'te kurulan LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin yumurtasından çıkan civciv ve yeşil sermaye yanlısı Moda Sahnesi'ne Kasım 2013'te Kültür Bakanlığı Çanağı yalatıyor. Sahi, Kültür Bakanlığı Çanağı her yıl Ağustos ayında yalatılırken, bu yıl, hiç hakkı olmadığı hâlde, usûlsüz bir biçimde Kültür Bakanlığı Çanağı yalayan Moda Sahnesi'ni kurulması beklendiği için mi, Kültür Bakanlığı Çanağı Kasım 2013'te açıklandı? Böyle somut soru/nlar orta yerde dururken, nedir dostum bu "...herkesin üzerinde oluşan baskı ve sansür ortamının sağlıklı olmadığını belirtmek isteriz." gibi çemberden bile yuvarlak sözler. Bir yerde söylediğinin, bir başka yerde tam tersini söyleyen kardeşim, yüz seksen derece karşıtlık oluşturuyorsun. Neyse ki, hemen ardından bir yüz seksen derecelik açı daha çiziyorsun da, üç yüz altmış dereceyi tamamlayarak, çemberin içinde debelenip, çıkışsızlığını kanıtlamış oluyorsun. Sen ve senin gibiler, gerçekten çok çaresiz ve sizler, çemberden bile daha yuvarlak konuşmak için Kültür Bakanlığı Çanağı ile destekleniyorsunuz.
Yeşime Özsoy - Son olarak bize bu sene ayrılan destekle, önerdiğimiz oyunu, sanatsal ve evrensel bakış açımızdan ödün vermeden, bize önerilen kurallar çerçevesinde sahneleyeceğimizi bildirmek isteriz. Bunun yanı sıra bu bildiri, bu sene Kültür Bakanlığımızın desteğinden yararlanamayan ve bizimle çalışmak isteyen kardeş bir tiyatroyla işbirliği yapmak için açık bir çağrıdır.
Hilmi Bulunmaz - Siz, size önerilen kurallara uymak ve bu arada "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" eylemini görmemek zorundasınız. Bunun için destekleniyorsunuz. Desteklenmeye devam etmek için de böyle yuvarlak sözlerle, çember çeviriyorsunuz. Şu "sanatsal ve evrensel bakış açımız" lâfını da çok merak ediyorum doğrusu. Hiçbir şey anlatmayan bir söze niye bu kadar çok dayanıyorsunuz? Neden?! Herhangi bir tiyatro, sizinle kan kardeşi olup, size ait çanaktaki kana ekmek banmış olursa, onun da ağzı kana alışır be kardeşim... Aman dikkat...