3 Aralık 2014 Çarşamba

Tiyatro bilgisi kısıtlı, estetik kuramı kıt Nihat Haluk Bilginer'in peşindeyiz!

YARGITAY İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

T.C.
İSTANBUL
ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NA


DOSYA NO: 2013/854 Esas


Konu: 6518 Sayılı Yasa nedeniyle oluşan hukukî durumun irdelenmesi!


Yargıtay dilekçemin tarihi olan 19 Şubat 2014, aynı zamanda 6518 Sayılı Yasa'nın Resmî Gazete'de yayınlandığı tarihtir... Yargıtay'a gönderdiğim ve 12 maddeden oluşan dilekçemin 2. maddesi harfiyen aynen şöyledir:

2 - Başta İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi olmak üzere, Av. Süleyman Anıl'ın vekillik yaptığı tüm dâvâ dosyaları ayrıntılı incelenip, bana karşı alenen tehdit savurduğu dosyada ayrıntılı bir dille anlatılan işbu "tehdit tavrı", İstanbul Adalet Sarayı kameralarından, tanığım Mesut Alptekin ve diğer tanık olabilecek kişilerin anlatımlarından yola çıkıp incelenirse, benim "sanık" değil, Avukat Süleyman Anıl'ın "sanık" olması ve benim "hükümlü" değil, Süleyman Anıl'ın "hükümlü" olması gerekirliliği ortaya çıkacaktır... Beni "tehdit" ettiğine dâir somut delilleri sunmama karşın, ne yazık ki, "Adalet Bakanı Adına" karar veren yargıç, İstanbul Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Sayın Ahmet Tayfun Balyemez beyi, benim yanımda çalışan "basit biri" göstermiştir... Bu durumun düzeltilmesi için yoğun çaba harcamama karşılık, "koskoca bir savcı"nın benim yanımda çalışan basit biri olarak ısrarla ve inatla dayatılması, Türkiye'nin "hukuk haritası"nın garipliğine somut bir işârettir. Yargıtay ve/ya AİHM anlar...

Benim sanatsal ifade olanaklarımı ilga ve imhâ etmek için ve tam tamına 1101 kişinin imzalarıyla ve yazılarıyla katkı sunduğu "ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" sürecini hızlandırmış Nihat Haluk Bilginer, sadece bana karşı değil, bütün Türkiye tiyatrosuna karşı "düşmanca" yaklaşmakla ünlü olan biri olmakla birlikte, şu kem sözüyle de tanınmış biridir: "Oyuncuların çoğu YAVŞAKtır genellikle..." 

Türkiye tiyatrosunu hızla ve hem de şimşek hızıyla kirletmeyi kişisel bir hınç ve hırs duygusu olarak içselleştirirken, avukatları İbrahim Demirci ve Süleyman Anıl'ın toplumsal hınç ve siyasal hırs duygularına da teslim olan Bilginer'in, bana karşı yürüttüğü hukuksuz dâvâ dosyaları da, UYAP bilişim ve iletişim düzeneğinden izlenerek mutlaka değerlendirilmelidir! 

İmdi, işbu dâvâ değerlendirilmesini yaparken, bilindik içtihat olgusuyla değil, deyim yerindeyse "özel içtihat oluşturma olgusu"yla hareket edilerek benim uluslararası nitelikteki sanatçı kişiliğimin örselenmemesi konusunu da göz önünde bulundurarak, kanıksanmış olmayan, yepyeni bir "YARGITAY İÇTİHADI" örneği sunulmalıdır. Bu çok önemlidir!...

Yukarıdaki nedenlerle, İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/217 Esas ve 2012/1227 Karar Sayılı (63. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/1281 Esas Sayılı) dosyası, kılı kırka yararak incelenmeli ki, ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ölçütleriyle gereksiz yargılanıp, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkûm olmamasına ulusal katkı sunulmalıdır.

Gereğinin yapılmasının saygılarımla arz ve talep ederim... 4 Aralık 2014


HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ


EKLER: 132 sayfadan oluşmaktadır...