"Sahne Senin İstanbul"…
Orhan Aydın
9 Mart 2009
2010 Ajansı’nın içindeki çatlak, büyük bir gürültü ile açığa çıktı.
"Haklı çıktın" diyenleri duyuyorum da, mesele haklı çıkmanın ötesinde.
Nuri Çolakoğlu; "Biz istifa edip ayrılanlar, istifa nedenlerimiz üstüne konuşmama kararı aldık" diyor.
İşte üstü örtülen bir "gerçek durum" daha.
Yaşananlar, AKP’ nin tüm alanlardaki uygulamasının bir yansıması olmaktan öte değildir.
Ne demektir söylenenler; "Biz ne yaşadıksa yaşadık, anlaşamadık ayrıldık, size ne?" olabilir mi?
Evet, tam da bu söylenmektedir.
2009 bütçesi, 805 Milyon TL gibi rakamlara ulaşan bir ajansın başında olacaksın, günlerce halka süslü-püslü bir İstanbul anlatacaksın, sonra istifa edeceksin ve bildiklerini, yaşadıklarını anlatmayacaksın.
Hayret!
Hiç olmazsa, yaptıklarınız ile övünseydiniz!
Mesela "çakma organizasyonlara" attığınız imzalardan filan söz etseydiniz!
Aydınlanırdık!
Hani, "her şey şeffaf" olacaktı. Önce sanat alanları olmak üzere, "tüm yurttaşlar olup bitenlerden haberdar edilecekti" ne oldu?
Şimdiye kadar, ilan edilenlerin dışında hangi projeler onaylandı, paranın ne kadarı bu "ilan edilmeyen projelere" aktarıldı?
Hanlar, hamamlar, kervansaraylar, surlar, camiler, havralar, kiliseler, müzeler ve her tür kültürel kalıtlar üstüne söylenen yaldızlı sözlerin sahibi kim şimdi?
Kültür-Sanat 2010'lal kurtulacaktı, Avrupalı olacaktık!
Büyük büyük sanat organizasyonlar yapılacak, halk sanata doyacaktı!
Sinema da kurtuluyordu, tiyatro da!
Müzik zaten kurtulmak üzereydi!
Bağımsız, özgür projelerle sanat yeşerecekti!
Ne oldu, "AKM Restorasyon Projesi" dediğiniz "makyaj"?
Elli kez sordum. "Kimin tasarrufunda bu durum, 2010’a yetişecek mi, yoksa başkaca amaçlanan bir durum mu var?" diye.
Kentin yüreğini söktünüz.
Tam sekiz aydır o bina hayalete dönüştü!
En son, Cumhuriyet gazetesindeki "masa başı" toplantısında yine sordum.
Çolakoğlu; "Ben orada olduğum sürece yetişir" diye yanıtlamıştı.
2 Numaralı Koruma Kurulu Başkanı Mete Tapan da, Mimar Murat Tabanlıoğlu da; "Yetişir, projenin detayları üzerine çalışıyoruz" demişlerdi.
TOMEB İstanbul Başkanı Orhan Kurtuldu, Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Eyüp Muhçu, Kültür Sanat-Sen İstanbul Başkanı Sevda Binici, Ataol Behramoğlu ve ben inançlığımızı dile getirmiştik.
"AKP politikalarının uygulayıcısı durumundasınız.
Bizim bildiğimiz AKP, o binayı istemiyor.
Yıkılması için 'ne gerekirse yapacağını' söyleyen bakanlar, hangi hükümetin bakanlarıdır?
Ne binayı, ne de içinde olanları istemiyorlar.
Onların gönlünde yatan, o alandan bir alış-veriş merkezinin yükselmesidir.
AKM, tüm çevresi ile Kongre Vadisi denilen 'üleşme' bölgesinin bir parçası olarak projelendirildi." demiştim.
Yanıt, Murat Tabanlıoğlu’ndan geldi.
"Sayın Başbakan, Belediye Başkanlığı sırasında; 'bu binayı beğenmiyorum' demişti."
Ne diyor Çolakoğlu; "Bu projeyi AKP’nin politikasının bir parçası olarak görmek pek sağlıklı değil"!
Ama, kadroya bakınca gerçeğin gizlendiği ortaya çıkıyor.
İşin başında; AKP'li Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı var.
Beraberinde ise; İstanbul Valisi, Belediye Başkanı, Kültür Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı ve Hüsamettin Kavi bulunuyorlar.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi iken, Bakan Yazıcı tarafından, Genel Sekreterliğe atanan Eyüp Özgüç ise, şimdi Nuri Çolakoğlu’nun koltuğunda oturuyor.
Genel Sekreter, artistik direktörlerle yaptığı son toplantıda, Yürütme Kurulu üyelerinden altısının istifa ettiğini açıkladı.
Buna göre Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu, seçilmiş üyeler İskender Pala, Metin Sözen, Gökhan Ertür istifa ederken; İstanbul Ticaret Odası temsilcisi Şekip Avdagiç ve İstanbul Sanayi Odası Temsilcisi Nuri Tuna da yeni yapılan oda seçimleri nedeniyle görevlerinden ayrılmışlar!
Böylece, geride atanmış üyeler, İstanbul Belediyesi temsilcisi Alpaslan Baki Ertekin ve İstanbul Valiliği temsilcisi Sabri Kaya ile Kültür Bakanlığı`ndan Ahmet Emre Bilgili koltuklarında kaldılar.
Eyüp Özgüç, Danışma Kurulu'nun yakında bir araya gelip yeni Yürütme Kurulu üyelerini seçeceğini, ilgili kurumların da yeni üyeleri atayacaklarını söyledi.
Ne oldu da bu istifalar gerçekleşti?
Sorulmayacak sanılıyorsa, yanılıyorlar.
Kimin parası, kimin kenti, kimin kültürü-sanatı üzerinden çıkar kavgası yapılıyor?
Basına sızanlarda; "siyasi-dini çıkar ilişkileri ile yandaşlık" ajansın ilkeleri arasına alınmış!
Söylenmeyen gerçeklerinin üstündeki örtüyü kaldırmak için süreci anımsayalım.
Özgüç göreve geldiği zaman, yanına Tekel'de çalışan Kemal Koç’u göreve getirmişti ve olan olmuştu.
Koç, bir dizi yönetmenlik ve yönerge hazırlayarak Özgüç’ün yetkilerini artırmıştı.
Yürütme Kurulu bu duruma olan tepkisini, Koç’u görevden alarak göstermişti.
Koç’u sahiplenen Özgeç’in yaptığı bazı harcamalar ise kurul üyelerinin tepkisini çekmişti.
Özgüç’ün görevden alınmasına da Bakan Yazıcı karşı çıkmıştı.
Tam bir entrika!
Ancak, kurulun bazı üyeleri, harcamaların soru işaretleri taşıdığını dile getirdiler.
"Sahne Senin İstanbul Kampanyası", ihaleye çıkılmadan Pulies Yorum Şirketi’ne 15 Milyon TL'ye verilmiş!
Camiler için yaptırılan, el dokuması Uşak halılarının tutarı olan 7 Milyon TL de proje bütçesinden karşılanmış!
Bir başka temel sıkıntı ise, Hollywood film afişçisi Emrah Yücel ile yapılan 20 Milyon dolarlık anlaşma!
Bunlar bilinenler, bilinmeyenleri önümüzdeki günlerde birlikte öğreneceğiz.
"Sahne senin İstanbul" öyle mi? İyi, al sana Sahne!
oaydinoaydin@gmail.com