20 Mayıs 2009 Çarşamba

Sihir


Leman Koç
20 Mayıs 2009


Ay, karanlık yüzünü takınmadan önce, ipince ışığını gölde keskin bir hançer gibi parlattığında; göl, yakamozlarının sonuncusunu kustuğunu biliyordu. Dikey yar duvarlarının sakladığı bu kadim çukurda kurbağalar, son serenatlarını söylemekteydi. Yarın, koca bir sarı tekerlek, yuvarlana yuvarlana uzak dağların arkasına düştüğünde; zifirî karanlık çökecek, göl dibe vuracaktı. Kurbağalar, sığındıkları saz döşeklerine can havliyle tutunarak, hafızalarını kaybetmeye hazırlanıyorlardı. Şarkıları biter, güneş uzun yolculuğunu korkunç geceye devredene dek uyurlardı.

Gün, kendini dağların ardına devirdiğinde, sırtındaki ağır yükle gölün kıyısına, zorlu ve uzun yolculuğun sonunda ancak varan yorgun adam, karanlık suya gülümseyerek baktı. Ağır çuvalını sırtından ıslak toprağa indirdi ve önünde diz çökerek sıkıca bağladığı ipi çözdü. Çuvalın içinden çıkarttığı ışıltılı tozu, avuç avuç göle serperken, karanlık ve korkunç gökyüzüne gururla göz attı.

Göl hiç olmadığı denli parlak yüzeyini kendi de beğendi ve kurbağaları, yeni şarkılar besteleyecek koroyu oluşturmak üzere yumurtlamaya çağırdı.

Ay, karanlık yüzünün ardındaki uykusundan ilahi bir senfoniyle uyanarak, göl yüzeyindeki bu olağan dışı parlak yakamozun pırıltısını gördü. Ve perdesini ince bir çizgi halinde aralayarak, yeryüzüne baktı.

“O da ne, benim krallığımda, benden habersiz birileri yakamoz mu oluşturur? Benim gücüm, saldığım korku hiçe mi sayılır? Kurbağaların şarkısı mı şu duyduğum tını? Ya böcekler? Onlar da mı korkmaz oldu benden? Yapıştıkları çöplerde mırıldanıp, karşı mı gelirler? Orada neler oluyor? Bilmezler mi başlarına gelecekleri?”

Hiddetle köpüren ay, perdesini kızgınlıkla sonuna dek açtı. O gece, yeryüzünde ayın koca çehresini görenler, bu zamansız dolunayı, kıyamet alametidir diye, dualar okuyup tütsüler yakarak korkuyla karşılayadursunlar; göllerin kadim bakireleri durgun sulara bıraktıkları yumurtalarını erkeklerine teslim ederken, altın çanakta birlikte dans ederek, çuvaldan çıkan sihrin keyfini sürüyorlardı.