4 Eylül 2007 Salı

BÜKTEL, 'GÖR' DİYOR...

GÜNCELLEME (5 Eylül 2007): Aşağıdaki yazıyı, yeni paragraflar ve yeni ifadeler ekleyerek "geliştirdim".

Kendisini "süt banyosunda yüzüyor" zanneden ve sahibi olduğu sitede, "Tiyatro dünyası bokun içinde yüzüyor" diye, klozet resimli manşet atan

A. Ertuğrul Timur, yalan, sansür ve dezenformasyon içinde yüzmekte ve okurlarını eşek yerine koymakta hiç sakınca görmüyor.

Timur, denize düşenin yılana sarıldığı gibi, dostu Mustafa Demirkanlı'nın defalarca deşifre ettiğimiz en iğrenç dezenformasyon yöntemlerine sarılarak; elmalarla armutları bilinçli biçimde, "kasten" karıştırıyor; böylelikle okurları aldatmaya ve okurları aldatmaktan medet uman bir sansürcü olduğu gerçeğini örtbas etmeye çalışıyor.

Feridun Çetinkaya'nın, sansür karşıtı yazısı ("Ben Sana 'Tiyatrocu Olamazsın' Demedim...") belli ki, Timur'u çok etkilemiş ve Timur, Çetinkaya'yı dolaylı olarak da olsa cevaplamaktan kendini alamamış. Timur, Coşkun Büktel'in cevap hakkını niçin tanımadığını, Büktel'in cevap yazısını (Büktel daha yazıyı yazmadan önce) niçin sansür ettiğini (Büktel'in cevap yazısını yayınlamayacağını daha baştan niçin ilan ettiğini) açıklamaya, elbette ki, yanaşmıyor. Timur, Çetinkaya'ya dolaylı biçimde cevap verdiği yazısında, sansür suçunu mazur gösterme amacıyla, yine yalan ve dezenformasyon yöntemine sarılıyor. Şöyle yapıyor:

Büktel'i sansür etmesinin ne kadar haklı olduğunu kanıtlamak üzere, sansür ettiği bir Hilmi Bulunmaz yazısından, hakaret içerikli bazı ifadeleri cımbızlayarak, sansüre karşı yazı yazmış olan Irmak ve Çetinkaya'ya soruyor:

"sayın Coşkun Irmak ve Sayın Feridun Çetinkaya'ya ve konuya dahil olmak isteyenlere soruyorum aşağıdaki küfür, hakaret, sövgü dolu satırları siz onaylıyor ve yayınlanmalıydı diyor musunuz?"

Irmak ve Çetinkaya bu soruya ne cevap verirler ya da cevap verirler mi bilemeyiz. Ama bizim cevabımız şudur:

Bulunmaz'ın "küfür, hakaret, sövgü dolu" olduğu söylenen ve okurların ahlakı bozulmasın diye adı bile belirtilmeyen, linki bile verilmeyen söz konusu yazısı (Bakınız: Hilmi Bulunmaz, "Yalanı Yalanla Örtmek")Timur'un sitesinde yayınlanmış bir Mustafa Demirkanlı yazısına (Bakınız: Demirkanlı, "Vekalet Dönemi") "cevap" olduğuna göre; Bulunmaz'ın cevap hakkı, elbette ki, hiçbir bahaneyle gasp edilmemeli, Bulunmaz'ın "Yalanı Yalanla Örtmek" başlıklı, o "sert ifadeler içeren" ama "dürüst" ve "yalansız" cevap yazısı (tüm demokratik teamüller gereğince) mutlaka yayınlanmalıydı. Çünkü, bir yazıda "yalan"dan daha vahim (okurları daha çok aşağılayan) bir hakaret bulunamaz.

Ama eğer bir yazı, yayınladığınız bir yazıya karşı "cevap yazısıysa", yalan bile içerse, o yazıyı yayınlamalı, eğer gerekiyorsa (yalanlar "inandırıcı" yalanlarsa)cevabını vererek okurlarınızı o yalanlara karşı uyarmalısınız. Aleyhinde bir şeyler yayınladığınız bir insanın "cevap hakkını" hiçbir bahaneyle gasp etmemelisiniz. Hangi bahaneyle olursa olsun, bir insanın "cevap hakkını" gasp ediyorsanız, o insanın konuşmasından korkuyorsunuz demektir. Boğazınıza kadar boka batmışşınız demektir.

Ben, Demirkanlı'nın "Kıvırtma Coşkun" başlıklı saçma sapan cevap yazısını bile, ana sayfadan anonsunu yaparak ve özenli bir sayfa düzeniyle yayınlamıştım. Çünkü Demirkanlı'nın ya da herhangi bir başkasının yazdıklarından korkmak için hiçbir nedenim yok.

Timur, Bulunmaz'ın yazısını, o hakaret içerikli ifadelerin okuyucu ahlakını bozmasından korktuğu için sansür etmiş değildi. Bulunmaz'ın yazısında Timur'u asıl rahatsız eden şey, Bulunmaz'ın Timur'a da yönelmiş "yalanlanamaz" eleştirileriydi. (Bakınız: Hilmi Bulunmaz, "Yalanı Yalanla Örtmek".)

Ama Timur, sansürün asıl nedenini, okurlarına elbette söylemiyor; sansüre bahane olarak, yazıdaki (muhatabın yüzde yüz hak ettiği) "küfür, hakaret, sövgü dolu" ifadeleri sıralıyor. Timur, okurlardan yalnızca sansürün asıl nedenini saklıyor değil; kimse okuyamasın diye Bulunmaz'ın yazısının (Bakınız: Hilmi Bulunmaz, "Yalanı Yalanla Örtmek".) adını ve linkini de saklıyor. Hatta sansür ettiği bu Bulunmaz yazısının bir "cevap yazısı" olduğunu da okurlarına asla söylemiyor. Hatta hatta, cımbızlayarak alıntılanmış o "küfür, hakaret, sövgü dolu" ifadeleri içeren bu yazının, Hilmi Bulunmaz tarafından yazıldığını bile söylemiyor.

Timur, Büktel'i niçin sansür ettiğini, Büktel'den alıntı yaparak açıklamak yerine, Bulunmaz'dan alıntı yaparak açıklıyor ama alıntıladığı "küfür, hakaret, sövgü dolu" ifadelerin kime ait olduğunu okurlarına açıklamıyor. Elmalarla armutları bilinçli biçimde, "kasten" karıştırarak okurları dezenforme etmek (aldatmak, eşek yerine koymak) Timur'un "ağabeyi" Mustafa Demirkanlı'nın da sık başvurduğu bir yöntemdir. (Bakınız: "Büktel/Demirkanlı polemik" dosyamız ve özellikle, Feridun Çetinkaya'nın “Mustafa Demirkanlı ‘İlkel ve İğrenç’ Olmaya Devam Ediyor!” başlıklı yazısı.)

Timur, Büktel'in "daha yazılmamış" cevap yazısını niçin sansür ettiğini, Bulunmaz'ın "küfür, hakaret, sövgü dolu" ifadeleriyle açıklamaya çalışırken, o ifadelerin Büktel'e değil Bulunmaz'a ait olduğunu neden belirtmiyor? Çünkü Timur, ağabeyi Demirkanlı'nın "ilkel ve iğrenç" yöntemlerini kullanarak (elmalarla armutları "kasten" karıştırıp, okurları dezenforme ederek, aldatarak, eşek yerine koyarak) Büktel'i sansür etmekte ne kadar haklı olduğunu bir güzel "ispat etmiş" olacağını düşünüyor. Yatsıdan sonra neler olacağını, Büktel cevap yazınca ne durumda kalacağını ise düşünemiyor. "Büktel'in cevabını sansürleyiveririm, olur biter" sanıyor. Sansürcülüğünü sansürle örtbas edebileceğine güveniyor. Büktel'le polemiğe giren "herkes" gibi, Timur da ancak sansürden medet umuyor.

Kısacası:

"Tiyatro dünyası bokun içinde yüzüyor" diye sitesinin ana sayfasında manşet atan sansürcü Timur, bizzat kendisi gırtlağına kadar boka battığı halde, "süt banyosu" yapmaktaymış gibi pişkin bir tavırla, okurlarını eşek yerine koymaya dolu dizgin devam ediyor.
Sansürcü Timur'un, sansür karşıtı Feridun Çetinkaya'ya tepki olarak yazdığı "başlıksız" yazıyı okumak için aşağıda bizim verdiğimiz başlığı tıklayın!

TİMUR'UN DEZENFORMATİF YAZISI

Timur'un, "ahlaklarını korumak için" okurlardan adını ve yazarını bile sakladığı ve link vermeye dahi yanaşmadığı Bulunmaz yazısını da mutlaka okuyup; yazıda Timur'u asıl korkutan şeyin ne olduğunu mutlaka keşfediniz. (Ahlakınızın bozulmayacağını, tersine aydınlanacağınızı, garanti ediyorum):

"YALANI YALANLA ÖRTMEK"