Kendisini "süt banyosunda" zanneden ve sahibi olduğu sitede, "Tiyatro dünyası bokun içinde yüzüyor" diye, klozet resimli manşet atan
A. Ertuğrul Timur, yalan, sansür ve dezenformasyon içinde yüzmekte ve okurlarını eşek yerine koymakta hiç sakınca görmüyor.
Timur, denize düşenin yılana sarıldığı gibi, dostu Mustafa Demirkanlı'nın defalarca deşifre ettiğimiz en iğrenç dezenformasyon yöntemlerine sarılarak; elmalarla armutları bilinçli biçimde, "kasten" karıştırıyor; böylelikle okurları aldatmaya ve okurları aldatmaktan medet uman bir sansürcü olduğu gerçeğini örtbas etmeye çalışıyor.
Feridun Çetinkaya'nın, sansür karşıtı yazısı ("Ben Sana 'Tiyatrocu Olamazsın' Demedim...") belli ki, Timur'u çok etkilemiş ve Timur, Çetinkaya'yı dolaylı olarak da olsa cevaplamaktan kendini alamamış. Timur, Coşkun Büktel'in cevap hakkını niçin tanımadığını, Büktel'in cevap yazısını (Büktel daha yazıyı yazmadan önce) niçin sansür ettiğini (Büktel'in cevap yazısını yayınlamayacağını daha baştan niçin ilan ettiğini) açıklamaya, elbette ki, yanaşmıyor. Timur, Çetinkaya'ya dolaylı biçimde cevap verdiği yazısında, sansür suçunu mazur gösterme amacıyla, yine yalan ve dezenformasyon yöntemine sarılıyor. Şöyle yapıyor:
Büktel'i sansür etmesinin ne kadar haklı olduğunu kanıtlamak üzere, sansür ettiği bir Hilmi Bulunmaz yazısından, hakaret içerikli bazı ifadeleri cımbızlayarak, sansüre karşı yazı yazmış olan "sayın Coşkun Irmak ve Sayın Feridun Çetinkaya'ya ve konuya dahil olmak isteyenlere soruyorum" diyor, "aşağıdaki küfür, hakaret, sövgü dolu satırları siz onaylıyor ve yayınlanmalıydı diyor musunuz?"
Bulunmaz'ın söz konusu sert ifadeleri içeren yazısı, Timur'un sitesinde yayınlanmış bir Mustafa Demirkanlı yazısına (Bakınız: Demirkanlı, "Vekalet Dönemi") "cevap" olduğuna göre, Bulunmaz'ın cevap hakkı, elbette ki, hiçbir bahaneyle gasp edilmemeli, Bulunmaz'ın o "sert" ama "dürüst" ve "yalansız" cevap yazısı (tüm demokratik teamüller gereğince) mutlaka yayınlanmalıydı. Çünkü, bir yazıda "yalan"dan daha vahim bir hakaret bulunamaz. Ama cevap yazısıysa yalanı bile yayınlar, cevabını verirsiniz.
Ben, Demirkanlı'nın "Kıvırtma Coşkun" başlıklı saçma sapan cevap yazısını bile, ana sayfadan anonsunu yaparak ve özenli bir sayfa düzeniyle yayınlamıştım. Çünkü Demirkanlı'nın ya da herhangi bir başkasının yazdıklarından korkmak için hiçbir nedenim yok.
Timur, Bulunmaz'ın yazısını, o hakaret içerikli ifadelerin okuyucu ahlakını bozmasından korktuğu için sansür etmiş değildi. Bulunmaz'ın yazısında Timur'u asıl rahatsız eden şey, Bulunmaz'ın Timur'a da yönelmiş yalanlanamaz eleştirileriydi. (Bakınız: Hilmi Bulunmaz, "Yalanı Yalanla Örtmek".)
Ama Timur, sansürün asıl nedenini, okurlarına elbette söylemiyor, bahane olarak, yazıdaki (muhatabın yüzde yüz hak ettiği) hakaret içerikli ifadeleri sıralıyor. Timur okurlardan yalnızca sansürün asıl nedenini saklıyor değil; kimse okuyamasın diye Bulunmaz'ın yazısının (Bakınız: Hilmi Bulunmaz, "Yalanı Yalanla Örtmek".) adını ve linkini de saklıyor. Hatta sansür ettiği bu Bulunmaz yazısının bir "cevap yazısı" olduğunu da okurlarına asla söylemiyor. Hatta hatta, cımbızlayarak alıntılanmış o hakaret içerikli ifadelerin yer aldığı bu yazının, Hilmi Bulunmaz tarafından yazıldığını bile söylemiyor.
Timur, Büktel'i niçin sansür ettiğini, Bulunmaz'ın hakaret içerikli ifadeleriyle açıklıyor ama o ifadelerin Büktel'e değil Bulunmaz'a ait olduğunu asla belirtmiyor.
Yani kısacası:
"Tiyatro dünyası bokun içinde yüzüyor" diye sitesinin ana sayfasında manşet yapan Sansürcü Timur, bizzat kendisi gırtlağına kadar boka battığı halde, "süt banyosu" yapmaktaymış gibi pişkin bir tavırla, okurlarını eşek yerine koymaya dolu dizgin devam ediyor.
Sansürcü Timur'un, sansür karşıtı Feridun Çetinkaya'ya tepki olarak yazdığı "başlıksız" yazıyı okumak için aşağıda bizim verdiğimiz başlığı tıklayın!
TİMUR'UN DEZENFORMATİF YAZISI
Timur'un, "ahlaklarını korumak için" okurlardan adını ve yazarını bile sakladığı ve link vermeye dahi yanaşmadığı Bulunmaz yazısını da mutlaka okuyup; yazıda Timur'u asıl korkutan şeyin ne olduğunu mutlaka keşfediniz. (Ahlakınızın bozulmayacağını, tersine aydınlanacağınızı, garanti ediyorum):
"YALANI YALANLA ÖRTMEK"